'Böylesi bir zamanda fabrikalar niye yanar?'

MHP lideri Devlet Bahçeli, 'Arkası önü mutlaka aydınlatılıp araştırılması gereken fabrika yangınları büyük soru işaretlerine neden olmaktadır. Nedir bu yangınlar? Nasıl yorumlanmalıdır? Böylesi bir zamanda fabrikalar niye yanar, hatt

Politika 6.11.2018 13:18:01 0
Tarih: 01.01.0001 00:00

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu hafta sonunun 10 Kasım Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü olması vesilesiyle, Atatürk’ün Türk tarihine damga vurmuş bir değer olduğunu kaydetti. Atatürk’ün karanlığı reddeden, esareti tersleyen, bağımsızlığa sevdalı kutlu millet varlığına Kurtuluş yıllarında liderlik yaptığını anımsatan Bahçeli, "Atatürk Türk milletine kendisini adamış, milli mücadeleyi başarıya ulaştırmak için canını dişine takmış, inanmış ve ülkü sahibi bir şahsiyettir. Onun mizacında karamsarlık yoktur, onun karakterinde taviz ve teslimiyetin kırıntısı yoktur. En büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti’ne bir elinde bayrak diğer elinde silah olduğu halde vuruşa vuruşa siyaset ve stratejinin imkanlarını kullana kullana ulaşmayı bilmiştir. Yorgunluk ve yoksulluğun ateşiyle kavrulan Anadolu’yu düşman postallarından temizleyip Türk milletini yüksek hedeflere yönlendirmiştir. Kafa ve kalbinde taşıdığı muasır medeniyetler ideali Türkiye’yi tarihsel çizgisinden koparmadan dengeli şekilde gelişmesini ve güçlenmesini sağlamaya dönüktür" şeklinde konuştu. 

 

"HER TÜRLÜ TEZGAHLARI AÇIK VE ALENİ" 


"Türk milletinin kolektif dehasını harekete geçirerek hak edilen hürriyetin bir bağış değil bir fetih olduğunu tüm dünyaya gösterme başarısı bizatihi Gazi Mustafa Kemal’e, kurucu kahramanlara ve aziz şehitlerimize aittir" diyen Bahçeli, Atatürk’ün, zorluğu yendiğini, zorbalara direndiğini, esaretin perdesini yırtıp atıp, ekalliyetlerin tertiplerini, entrikacıların senaryolarını boşa çıkardığını, imanın işgali def edeceğini bir kez daha gösterdiğini söyledi. 10 Kasım’ın ağıt, matem döneminden ziyade, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün daha iyi anlaşılması, daha iyi tanınması için bir fırsat, bir imkan, bir eşik olması gerektiğini dile getiren Bahçeli, hala Atatürk’ü idrak edemeyen, etse bile ifade edemeyen, üstelik hakkını teslimden imtina eden yeminli Cumhuriyet hasımları, yozlaşmış millet ve milliyet muhalifleri olduğunu, bunların her türlü tezgahlarının açık ve aleni olduğunu dile getirdi. 


Atatürk’ün, Türk milletinin ortak değeri, Cumhuriyet’in banisi, Türkiye’nin iftiharı olduğunu dile getiren Bahçeli, "Atatürk düşmanlığı işgalcileri, ihanete teşne odakları zımnen aklama ve temize çıkarma gayretkeşliğidir. Fikir, emanet ve mirasına tahammülsüzlük Türkiye’ye kurulmuş, üzeri de çiçeklerle örtülmüş vandal ve vahşi bir tuzaktır. Bu tuzağa düşemeyiz, Allah’ın izniyle de düşmeyeceğiz. Atatürk demek, ’Ne mutlu Türküm diyene’ sözüne sadakattir. Atatürk demek, zehirli hedeflere, zelil hesaplara karşı tam bağımsızlık ülküsünde buluşmak demektir. Nitekim Atatürk demek Türk demektir, Cumhuriyet demektir, Samsun’dan İzmir’e kadar adım adım, aşama aşama sahnelenen kahramanlık demektir. ’Keşke Yunan galip gelseydi’ diyenler, emin olunuz ki, biz değildir, bizden değildir, Türk milletinden de asla sayılmayacaklardır. Düşmana alkış tutmak zulme ortaklıktır, bunun yanında mazluma apaçık ihanettir. Başkalarına özenen, aslını inkar eden, neslini hakir gören, geçmişinden utanan köksüzler ne Türk ne de Müslüman olabileceklerdir. Bir yanda ülkemizi temsil görevini taşırken, diğer yanda düzenledikleri Cumhuriyet resepsiyonlarında Roma ya da Antik Yunan kıyafetleriyle boy gösteren sefirlerin ne kadar derin yabancılaşma çukuruna düştükleri, Bizans kostümleri giyip zulüm 1453’te başladı diyen soysuzlarla aynı çizgide buluştukları tartışmasız ve hazin bir gerçek olarak karşımızdadır. İşte Türkiye Cumhuriyeti zihni ve aklı sömürgeleşmiş bir zümrenin komplolarına, vicdanı ve irfanı kiralanmış bir azınlığın kumpaslarına rağmen hamd olsun varlığını muhafaza etmiştir" diye konuştu. 


Atatürk’ün emek emek kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar bekasıyla baki kalacağını ifade eden Bahçeli, "Payidarlığının önüne hiçbir menfi ve müstevli kuvvet geçemeyecektir. Bu düşüncelerle, ebediyete irtihalinin 80’inci yıl dönümünde ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum. Manevi hatırası önünde tazimle eğiliyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun" temennisinde bulundu. 

 

"FABRİKA YAKMAK TÜRKİYE’Yİ DİNAMİTLEMEKTİR" 


Bahçeli, son zamanlarda meydana gelen fabrika yangınlarına da değindi. "Arkası önü mutlaka aydınlatılıp araştırılması gereken fabrika yangınları büyük soru işaretlerine neden olmaktadır" diyen Bahçeli, "Nedir bu yangınlar? Nasıl yorumlanmalıdır? Böylesi bir zamanda fabrikalar niye yanar, hatta niye yakılır?" sorularını yöneltti. Bahçeli, "Hiç kimse aklımızla alay etmesin. Hiç kimse milletimizi aldatmaya kalkışmasın. Ekonomik teröre, küresel operasyonlara karşı aslanlar gibi mücadele etmiş Türkiye’nin kasten ve kundaklama yöntemleriyle istihdam meşalesini söndürmek, istikbal yürüyüşünü sekteye uğratmak, bu bahaneyle fırsatçılık ve simsarlık yapmak rezilliktir, gayri milliliğin karanlık resmidir. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Fabrika yakmak, yanmasına müsaade etmek Türkiye’yi dinamitlemektir, ekonomik tetikçilere silah ve mühimmat vermektir. Yani sosyal ve ekonomik yıkıma hizmet etmektir. Türkiye ekonomisi içine çekildiği kur savaşından ağır hasar almıştır. Fakat ülke bizimdir, vatan bizimdir, devlet bizimdir, tesisler, fabrikalar, kurumlar milletimizindir, ekonomideki derin yaraları tedavi edip iyileştirmek milli bekamızın gereğidir. Türkiye ekonomisinde beliren risklerden istifadeye çalışmak, en ufak sallantıda, en küçük esintide korkakça gemiyi terk etmek millete haksızlık ve hakarettir. Peki ekonomik mağduriyet ve muhtaçlığın pençesine düşen vatandaşlarımız neyini yaksın, nelerini ateşe versin, nerelere gitsin?" diye konuştu. 

 

"ENFLASYON CANAVARI BAŞINI ÇOKTAN KALDIRDI" 


Dün açıklanan enflasyon rakamlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Bahçeli, rakamları herkesin gördüğünü ifade ederek, "Bir gerçek vardır ki, enflasyon canavarı başını çoktan kaldırmıştır. Merkez Bankası bu yılın başında enflasyonu yüzde 7,9 oranında öngörmüş, daha sonra yüzde 13,4 olarak revize etmişti. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamayla yıl sonu enflasyonu yüzde 23,5 olarak hedeflenmiştir. Oysaki, Yeni Ekonomik Program’da yıl sonu enflasyon oranı yüzde 20,8 düzeyinde tahmin edilmişti. Dün açıklanan Ekim ayı enflasyon oranı son 15 yılın en yüksek rakamıdır ve aylık TÜFE yüzde 2,67; yıllık bazda da yüzde 25,24 olarak gerçekleşmiştir. Gıda enflasyonu yüzde 30’a yaklaşmıştır. Anlaşılan enflasyonla mücadele kapsamında binlerce firmanın yaptığı yüzde 10’luk fiyat indirimlerinin etkisi sınırlı olmuştur. Geçen hafta ilan edilen, yıl sonuna kadar süreceği söylenen ve altı ana başlıkta düzenlenen KDV ve ÖTV indirimlerinin nasıl bir sonuca kapı aralayacağını kısa sürede görmemiz mümkündür. Dileğimiz ekonominin hareketlenmesi, piyasaların canlanması, artan maliyet baskısının, TL’deki değer kaybının süratle telafi ve tamir edilmesidir. Kaldı ki iç ve dış gelişmelerden dolayı kurdaki gerilim hafiflemekte, Türk lirası günbegün değer kazanmaktadır. Uluslararası derecelendirme şirketi Moody’s, ’vergi indirimleri Türk lirasında aşağı yönlü trendi yeniden tetikleyebilir ve hali hazırda güçlü olan enflasyonist baskıları ateşleyebilir’ tespitiyle yanlı ve ısmarlanmış görüşleri bir kez daha seslendirmiştir. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar boştur, hevesleri kursaklarında kalacaktır. Kur geçişgenliğiyle birlikte vergi ve diğer fiyatlardaki indirimlerin insanımızın hayatına doğrudan doğruya yansıması akut bir ihtiyaçtır. Sormak ve öğrenmek isteriz ki, döviz artınca fiyat etiketlerini anında şişirenler, döviz gerileyince neden aynı tavır ve davranışı göstermiyorlar? Yetmez ama evet dediğimiz yüzde 10’luk fiyat indirimleri söyleyiniz bana; lütuf mudur, bağış mıdır, ihsan mıdır, ikram mıdır? Dövizdeki tansiyon azalınca yaptıkları geçici fiyat indirimlerini vatandaşlarımızın adeta gözüne sokanlar mutfaktaki feryadı, insanımızın şikayetini yüreklerinde hissedebilecek alicenaplığa sahipler midir? Dolar 7 lirayı aştığında zam butonuna gecikmeksizin basanlar, dolar gevşeyip gerilediğinde neden yaptıkları zamdan vazgeçmezler? Stokçular, karaborsacılar, ekonomik kuşatmadan nemalanmaya çalışan utanmazlar, bu millet sizi tanıyor, bu millet sizi biliyor. Haksız kazanç, yağmacılık, vurgunculuk ayıptır, ahlaksızlıktır, edepsizliktir" ifadelerini kullandı. 

 

"İYİYE İYİ, KÖTÜYE DE KÖTÜ DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ" 


"Dövizin yükselişinden fiyatları artıranlar, inince geri almazlarsa kazandıkları her lira haramdır, zıkkımdır, burunlarından gelecektir" diyen Bahçeli, "Hem güçlü hem de suçlulara karşı milletimizin yanındayız. Vatandaşlarımız nimette en arkada, külfette en önde olmamalıdır. Bu işleyiş, bu haksız süreç mutlaka değişmeli, dönüşmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi ekonomik sorunlardan siyasal çıkar devşirmeye niyet etmeyen, buna tenezzülü dahi zül addeden milli asalet ve milli ahlaka sahiptir. İyiye iyi, kötüye de kötü demeye devam edeceğiz. Vatandaşlarımızın hakkını hukukunu savunmak, milletimize tercüman olmak en temel, en bariz, en öncelikli hedefimizdir, aynı zamanda da ertelenemez görevimizdir. Bu onurlu görevden kaçmayacağız, doğru bildiklerimizi söylemekten kralı gelse korkmayacağız, çekinmeyeceğiz. Biz Türk milleti uğruna Kerem’in arpa tarlası gibi yanmaya devam edeceğiz" dedi.