Tarih: 12.10.2020 13:57

Memur-Sen Van İl Temsilcisi Mehmet Ali Uca: Uzaktan eğitim çözüm değil

Facebook Twitter Linked-in

İKİNİSAN  GAZETESİ ÖZEL

Gazeteci Ziya Türk’ün Van FM’de hazırlayıp sunduğu Van’da Gündem Programı’nın konuğu olan Eğitim Bir-Sen Van Şube Başkanı, Memur-Sen İl Temsilcisi Mehmet Ali Uca, EBA sisteminden çok fayda alınamadığını belirterek, bazı uzmanların her ne kadar artık uzaktan eğitime geçmeliyiz demesine rağmen hiçbir zaman örgün eğitimden ayrılamayacaklarını ifade etti.

Uzaktan eğitimin bir çözüm olmadığını belirten Başkan Uca, örgün eğitimde öğretmenin öğrenciyle buluştuğunu, öğretmenin öğrencisini birebir motive ettiğini ve derse karşı motive edebildiğini söyledi.

2, 8 ve 12. Sınıfların biran önce örgün eğitime başlaması gerektiğini söyleyen Başkan Uca, bulaş riskinin okullarda çok fazla olmadığını belirtti.

“PANDEMİNİN İLK DÖNEMİNDE ÜLKE OLARAK BİR TEDBİR REÇETESİ UYGULANDI”

Pandemi sürecinin bilinmeyen bir süreç olduğunu söyleyen Başkan Uca, “Dünya çapında herkesin şokla girdiği, şokla karşıladığı bir sağlık problemi ve bu sağlık problemi insanların hayatlarının her bir noktasını etkileyen, yemesinden içmesine, arkadaşlık ortamından sosyal ortamlara kadar, iş yerindeki davranışlarına kadar, temposuna kadar her yeri etkileyebilecek bir problem. Dolayısıyla bu problem ülkemizde de ilk hissedilmeye başladığında ülke olarak bir tedbir reçetesi uygulandı. Bilim Kurulu kuruldu, Sağlık Bakanlığı harekete geçti. Çeşitli hastanelerde pandemi birimi oluşturuldu. Eğitimle ilgili kararlar alınmaya başlandı. Öncelikle bütün sektörde bir tedirginlik oluştu. Bununla ilgili de çocukların çok yoğun olarak birbirleriyle diyalog yaşadığı, temasta bulunduğu ortamlar okul ortamları. Hatta ve hatta çocuklara biz neyi anlatırsak çok dinlemeyecekler, onların kafasındaki o oyun oynamak, bir araya gelmek, birbirlerine dokunmak, o heyecanı yaşamak olduğu bir süreçte okulların kapatılmasının uygun olacağı kararı alındı. Sendika olarak bize göre de bu karar doğru bir karardı. Bu kararı uygulama zamanı da iyi bir zamandı. Dolayısıyla böyle bir süreç başladı. Eğitim öğretim Nisan ayının sonuna kadar durduruldu. Sonraki aşamalarda Mayıs ayının sonunu kadar derken eğitim-öğretim uzatıldı” dedi.

“SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZ CANHIRAŞ BİR ŞEKİLDE ÇALIŞTILAR”

Bu süreçte bütün kesimlerde bir tedirginlik oluştuğu gibi öğretmenlerde, velilerde de bir tedirginlik oluştuğunu belirten Başkan Uca, “Okulların tatil edileceği haberlerinin ilk duyulmaya başladığında öğretmen arkadaşlarımız doğal olarak kendi memleketlerinde, kendi anne, babalarının yanında bu süreci geçirmeye karar verdiler ve bir anda illerde ciddi bir hareketlilik oluştu. Herkes planını o sürece göre yönetmeye çalıştı ve öğretmenler görev yerlerinden ayrılmaya başladılar. Bu bir panik atak haliyle oluşmuş bir durumdu. Kesinlikle alınmış mantıklı bir karar değildi. Herkes bu şekilde hareket edince okullar bu anlamda tamamen boşaldı. İller arasında da bir transfer oluştu. Doğal olarak ta o süreçte sağlık çalışanlarımızın üzerine büyük bir yük bindi. Sağlık çalışanlarımız canhıraş bir şekilde çalıştılar. Gecelerini gündüzlerine kattılar. Büyük emekler verdiler. Hayatlarını riske ettiler. Hatta bir süre çocuklarından, ailelerinden, annelerinden, babalarından ayrı kalmak durumda kaldılar. Farklı yerlerde yaşamaya başladılar. Karantina süreçleri oluştu. Ben bu anlamda sağlık çalışanlarımızın gerçekten vermiş oldukları yürekli çalışmalarından dolayı hepsini kutluyorum. Hepsinin bu cesaretlerine hayranız” diye konuştu.

“BİR ÇOK KESİM KRİZ OLACAK BEKLENTİSİNE GİRDİ, ANCAK HÜKÜMETİMİZ SÜRECİ ÇOK BAŞARILI YÖNETTİ”

Eğitimde olduğu gibi birçok konuda tedbirlerin alındığını söyleyen Başkan Uca, “Bu kararlar sadece okullarda alınmadı. Cafeler, lokantalar, berberler, kuaförler kapatıldı, seyahat kısıtlaması getirildi. Havayolları, karayolları tamamen boşaldı. Bunlar aynı zamanda devlet için de büyük bir külfet oluşturuyor. Çünkü devletler ekonomik başarılarla ayakta durur. Ekonomi transferleriyle ayakta durur. Tabiri caizse alıp vermeyle olabilecek bir süreçle ayakta durur. Her şey durunca bu süreçte bu anlamda bütün ülkeler sıkıntıya girmiş olacaktı. Ama bu süreçte hem sosyal anlamda, maddi anlamda ihtiyacı olan insanlara ulaşıldı. Vefa Destek Grupları kurularak sıkıntılı olabilecek ailelere ulaşıldı. Maddi ihtiyacı olan ailelere ulaşıldı. İşten çıkarılan ailelere ulaşılmaya çalışıldı. Bu süreç Ramazan Ayı’na da denk geldi ve bilindiği gibi insanlarımızın merhamet noktasında ciddi bir katkısı oldu. Bu anlamda insanlar bir seferberlik başlattılar. Kimisi fitresini, zekâtını verdi. Bu anlamda sosyal dayanışmanın güzel örneklerini gördük. Destek paketleri oldu. Herkes bir kriz olacak beklentisi içerisindeyken hükümetimizin, siyasi iradenin bu anlamda destek paketlerini sunmuş olması gerçekten de çok anlamlı oldu. Bu anlamda insanlardan güzel olumlu geri dönükler almış olduk. Tabiri caizse maddi anlamda neredeyse bu pandemi süreci insanlara bir şeyi hissettirmedi. Buda olumlu bir süreç olarak görüldü” ifadelerini kullandı.

“UZAKTAN EĞİTİM BİZİM İÇİN BİR ÇÖZÜM DEĞİL”

EBA sisteminin daha önce ülkemizde var olan bir sistem olduğunu belirten Başkan Uca, “Daha önce gençlerimizin, çocuklarımızın eksik oldukları konularla ilgili danıştıkları bir siteydi. Ama çok yoğun olmadığı için öğrenciler çok ciddi anlamda faydalanabiliyorlardı. Bir anda EBA sistemine insanlar yüklenince oradan da yeterince fayda alınamadı açıkçası. Bunu bu şekilde söylememiz gerekiyor. Zaman zaman bağlantı sıkıntıları oldu, giriş sıkıntıları oldu. Bazı uzman arkadaşlarımız her ne kadar artık uzaktan eğitime geçmeliyiz demesine rağmen biz hiçbir zaman örgün eğitimden ayrılamayız. Uzaktan eğitim bizim için bir çözüm değil. Bir amaç ya da araç olmayacak. Çünkü örgün eğitimde siz öğretmeni, öğrenci ile buluşturuyorsunuz. Öğretmen öğrencisini birebir motive ediyor. Derse karşı motive edebiliyor. Öğretmen öğrencisinin evde olabileceği, sosyal yaşamda olabileceği sıkıntısını dinleyebiliyor. Onu rahatlatabiliyor. Manevi eksikliğini doyurabiliyor. Öğrenciyle birlikte anne olabiliyor, baba olabiliyor. Bunları biz uzaktan eğitimle yakalayamayız. Arkadaş olabiliyor, başını okşayabiliyor. Baş okşamanın araştırmalar neticesinde insanlarda çok pozitif bir etki bıraktığını biliyoruz. Hem özgüven açısından hem de güven duygusu açısından” dedi.

“ÇOCUKLAR ENERJİSİNİ TÜKETECEK BİR YOL BULAMADI”

Çocukların 7-8 ay öğretmenleri tarafından başlarının okşanmadığını söyleyen Başkan Uca, “Öğrenciler öğretmenleri tarafından dinlenilmedi. Öğretmenlerine dertlerini anlatamadılar. Tabiri caizse öğrenciler bu anlamda hem psikolojik olarak, hem sosyolojik olarak bir sıkıntının, bir girdabın içine girdiler. Bu sadece öğrencilerde değil, velilerde de çok büyük sıkıntılar oluşturdu. Çünkü öğrenci hem arkadaşlarıyla hem de öğretmenleriyle bir araya gelemedi. Birde enerjisini tüketecek bir yol bulamadı. Sadece eve takılıp kaldı, sokağa çıkamadı, psikolojik sorunlar yaşamaya başladı. Ergenlik çağında olan çocuklar bundan daha fazla etkilendiler. Annesiyle geçinemeyenler, babasıyla geçinemeyenler, onlara düşman gözüyle bakan gençlerimiz oldu. Gelişim psikolojisi bize şunu söylüyor; özellikle ergenlik çağında olan çocukların arkadaşlarıyla olan mesafesinin daha güçlü olduğunu, anne-babayla olan mesafelerinin daha zayıf olduğunu bize söylüyor. Böyle bir ortamda arkadaşından uzak kalmış bir gencin annesiyle, babasıyla bir diyalog kurması beklenemez. Böyle bir buhrandan geçtik. Bunun ötesinde belki çok gündeme gelmedi ama özellikle apartmanlarda yaşayan çocuklar dışavurumlarını gerçekleştiremediler. Koşamadılar, gidemediler, zıplayamadılar. Zıpladıkları zaman alt, üst komşu hemen devreye giriyordu. Çocuklarınızdan rahatsız oluyoruz dediler” diye konuştu.

“LÜTFEN ÇOCUKLARIMIZ OYNADIĞINDA ONLARIN RAHATSIZLIKLARINI DUYMAMAZLIKTAN GELELİM”

Velilere uyarılarda bulunan Başkan Uca, “Ben onun için o süreçte velilerimizden, vatandaşlarımızdan özellikle şöyle bir şey istemiştim; lütfen bu süreçte birbirimize tahammül edelim. Lütfen çocuklarımız oynadığında onların rahatsızlıklarını duymamazlıktan gelelim. O gürültüleri duymayalım. Çocuklar istedikleri gibi koşup, gidip gelsinler. Çünkü onların avluya çıktıklarında koşabilecekleri bir alanları yok. Dolayısıyla böyle bir süreç geçirdik. Velilerden işsiz olanlar için zaten farklı problemler. Kronik rahatsızlığı olanlar için farklı problemler. İnsanların kendi canlarıyla ilgili korkuları da var. Bunu da kabul etmek lazım. 1 Haziran’dan itibaren başlayan normalleşme süreciyle birlikte hastalığın aslında çok ciddi olmadığını, düşük rakamlarla vefat sayılarımız var ama bu insanlara bir rahatlama getirdi. Bir özgüven getirdi. İş yerlerinin açılmasıyla insanlar tekrar biz eksiye döndük, normalleştik gibi hissederek rahatladılar. Lokantalar açıldı, kafeler açıldı, berberler açıldı. O süreçten sonra toplumda gerginlik yavaş yavaş azaldı. Eğitimle alakalı da uzaktan eğitim süreci yazın da devam etti. Ama uzaktan eğitim süreci televizyon kanallarından, internetten vb. kanallardan olmasına rağmen istenilen sonucu vermedi. Çünkü az önce bahsettiğim öğretmen iletişimini ve diyaloğundan kaynaklı olan bazı problemlerle birlikte öğrencilerde savuma, uzaklaşma, sıkılma meydana geldi” ifadelerini kullandı.

“UZAKTAN SÜRECİNİ ÖĞRETİM OLARAK ELE ALIYORUZ”

Toplumumuzda uzaktan eğitimin olmayacağını söyleyen Başkan Uca, “Avrupa ülkelerinde olabilir. Afrika ülkelerinde olabilir. Ama Türkiye’de olması mümkün değil. Çünkü bizim toplum yapımız, kültürel yapımız çok farklı. Bizde anne baba saygısı, akraba saygısı, sevgisi, bizde arkadaş sevgisi, bizde merhamet, bizde hoşgörü, bizde dayanışma, bizde yardımlaşma, misafirperverlik, diğerganlık gibi özellikler üst seviyededir. Dolayısıyla diğer ülkelerle bu bağlantıyı kuramayacağımız için insanlar uzaktan eğitime, tek yalnızlaşmaya, tekleşmeye alışmış toplumlar oldukları için uzaktan eğitimi biraz daha kabullenebilirler. Ama biz yalnız yaşamaya alışmış değiliz. Uzaktan sürecini öğretim olarak ele alıyoruz. Bizim uzaktan bir şekilde insanlara kişilik kazandırma, fıtratını değiştirme, manevi bir hava kazandırma, doğruluğu, dürüstlüğü, yanlışı anlatma şansımız yoktur. Bütün bunlar sosyal hareketlikle gerçekleşen olaylardır. Bir insan tek başına doğuştan ölümüne kadar yalnız yaşadığın da ne kişilik kazanabilir, ne konuşmayı öğrenebilir. Tabiri caizse hiçbir şey öğrenemez. Onun için eğitim süreci iki kişi ile başlar. Tek kişiyle eğitim süreci olmaz. İki kişiyle başlar ve davranışlarla, hareketlikle, bir arada olma ile beraber gülme ile olabilecek işlerdir. Dolayısıyla bu boyutuyla bunu zaten kabul ediyoruz. Artık uzaktan öğretim diyoruz” dedi.

“ŞUAN UZAKTAN EĞİTİM SIKINTILARIYLA MAALESEF DEVAM EDİYOR”

Uzaktan öğretim sürecinin, Bilim Kurulunun vermiş olduğu tavsiyelerle devam ettiğini belirten Başkan Uca, “Her ne kadar yüz yüze eğitim bir parça, bir kısımla devam ediyor olsa da bilim kurulu bu yönde bir karar verdi. Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı bir araya gelerek şu an tamamı ile örgün eğitime açılmasının doğru olmadığına karar verdiler. Şuan uzaktan eğitim sıkıntılarıyla maalesef devam ediyor. Bilim Kurulu tavsiye kararı verir ve şu sınıflar başlasın, bu sınıflar başlasın tarzında bir karar vermez. Bunu tamamen Milli Eğitim Bakanlığı’na bırakır. Bilim Kurulunun söyleyeceği şey; şuan okullarda bir bulaş riski yok yada çok az, eğitim öğretim sürecini biraz daha yoğunlaştırabiliriz tarzında bir tavsiyede bulanabilir. Milli Eğitim Bakanlığı da bunu önüne alır daha önceki süreçte anasınıfı ve birinci sınıflarıyla ilgili bir karar verilmişti zaten. En çok ihtiyaçları olan sınıflarımız hangileri der ve şuanda baktığımız kadarıyla da en çok ihtiyacı olan sınıflarımız 2. Sınıflarımız, 8. Sınıflarımız ve 12. Sınıflarımız. 8 ve 12. Sınıflarımızdaki öğrenciler için bir dönüm noktası. Öğrenciler sınavlara hazırlanıyorlar. Bunların artık biran önce örgün eğitime başlamaları gerekiyor. 2. Sınıflarımız da geçen yıl birinci dönemi kapattıklarında henüz ya yeni okuma yazmaya geçmişlerdi yada geçmek üzereydiler. Dolayısıyla okuma yazmayla ilgili ciddi sıkıntılar var. Onların da bu okuma yazma sürecini geride bırakmaları için bir elzemiyet farz edildi ve 2. Sınıflarla da ilgili bir düşünce var” diye konuştu.

“BULAŞ RİSKİ OKULLARDA ÇOK FAZLA YOK”

Sendika olarak 2, 5, 8 ve 12. Sınıfların biran önce örgün eğitime dahil edilmelerini istediklerini belirten Başkan Uca, “Tabi ki sonraki süreçte ne olur bilemeyiz ama sonraki süreçte artık çok geciktirilmeden, örgün eğitime hızlı bir şekilde girmemiz gerekiyor. Anladığım kadarıyla Bilim Kurulunun vermiş olduğu raporlar bunu gösteriyor; bulaş riski okullarda çok fazla yok. Bulaş riski artık daha fazla sokaklarda, insanların bir arada bulunmasından kaynaklı, işte, ulaşımda bir arada bulunmasından kaynaklı ve kurallara dikkat etmemelerinden kaynaklı risklerin devam ettiği yerler olarak kabul ediyoruz. Okul ortamlarında şunu gördük; gerçekten de 1. Sınıf ve ana sınıf öğrencileri olmalarına rağmen kurallara çok dikkat ediyorlar. Maskelerini takıyorlar, birbirlerine dokunmuyorlar, bir birlerinden uzak kalmaya çalışıyorlar. Onlar biraz daha bu işin farklı boyutunu düşünüyorlar. Büyüklerden daha fazla duyarlılar. Birkaç okulu ziyaret etme fırsatı buldum. Hayran kaldım. Hiç beklemediğim şekilde dikkat ediyorlar. Öğretmen arkadaşlarımız bu anlamda üzerlerine düşeni yapıyorlar. Nöbetçi öğretmen arkadaşlarımız öğrencilerin teneffüslerde birbirlerinden uzak kalmaları için elinden gelen her şeyi yapıyorlar. Okullarda şuanda her şey yolunda gidiyor. İçişleri Bakanlığımız geçenlerde bir açıklama yaptı ve camilerin bulaş riski en az olduğu yerlerdir dedi. Gerçekten de öyle. Yani hem camiye giden vatandaşlarımız, hem okula giden çocuklarımız bu anlamda kurallara ciddi anlamda dikkat ediyorlar” ifadelerini kullandı.

“VATANDAŞLARIMIZDAN DUYARLILIK BEKLİYORUM”

Vakaların genel olarak düğün ve taziyelerden kaynaklı olduğunu söyleyen Başkan Uca, “Ama öte taraftan sokakta bulunan vatandaşlarımız, düğüne giden halay çekiyor, taziyeye giden maalesef hüzünlerinden kaynaklı birbirlerine sarılıyorlar. Böyle olunca da bulaş riskinin nerelerden geldiğini tahmin edebiliyoruz. Onun için düğün, taziyelere ve eğlence ortamlarında insanlar zaman zaman kendilerini kaybedebiliyorlar. Burada da dikkatli olmaları gerekiyor. Zaman zaman medyada da görebiliyoruz, eğlence ortamlarında gerçekten hiç dikkat yok. Bu anlamda bir kurumu temsil eden biri olarak vatandaşlarımızdan duyarlılık bekliyorum. Duyarlı olan vatandaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Duyarsızlık sadece karşı tarafa sıkıntı çıkarmıyor. Duyarsızlık dönüp bize de yansıyabiliyor. Yani biz sadece karşı tarafı düşünüp duyarlı olmayacağız. Biz aslında kendi sağlımızı önce düşüneceğimiz için duyarlı olmamız gerekiyor. Bu ayrıntıyı kaçırıyoruz” dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —