Van İl Müftü Yardımcısı İpekyolu İlçe Müftüsü Vekili Sacit Emiri Korona virüsü tedbirleri kapsamında geçici bir süreliğine iptal edilen Cuma ve cemaat namazları için vatandaşları sağduyulu olmaya davet ederek nisan ayı sonuna kadar ibadetlerin evde yapılması gerektiğini söyledi.
Sağlıklı bir yaşam ve iyi bir gelecek için bakanlıklar tarafından yapılan uyarılara uyulması gerektiğini belirten Emiri Mesajında şu ifadelere yer verdi: Aziz İpekyolu sakinleri, Sevgili kardeşlerim; Yüce dinimiz İslam’ın olmazsa olmazı olan beş temel ilkesi vardır. 1) Can Emniyeti 2) Nesil Emniyeti 3) Mal Emniyeti 4) Din(inanç) Emniyeti 5) Akıl Emniyeti Bunlara, Zarûrât-ı Diniyye de denir. İslam’ın bütün hükümleri bu beş temel gözetilerek bina edilir. Bir başka ifadeyle, bu ilkelere aykırı hüküm konulamaz. Daha net ifadeyle; bu ilkeler, İslam anayasasının değiştirilemez hükümleridir. Sevgili dostlar, bu günlerde dünya insanı büyük bir sınavdan geçiyor. Ancak, sınav sorusu bilinmeyen, çalışılmayan yerden geldi galiba. Bunun içindir ki, insanlık topyekun panik halinde. Biz de ülke olarak aynı sınavın öğrencileriyiz. Ancak avantajlıyız; Çünkü Allah’a, Ahirete, Kadere, Kazaya imanımız var Elhamdülillah. Bununla birlikte; tedbiri, tezekkürü, teakkulu ve tefekkürü emreden yüce bir dine mensubiyetimiz var. Koronavirüs; çabuk bulaşan, hızlı yayılan, henüz aşısı bulunamayan bir virüs. Günlerden beri dünyanın birinci gündem maddesi ve tüm sağlıkçılarımızın ısrarla dikkat çektikleri önemli bir konu.
Sevgili dostlar, Devletimiz bizim için bir dizi tedbirler aldı. Bunların bir kısmı ekonomik, bir kısmı sosyolojik, bir kısmı da dini tedbirler. Ben burada alınan dini tedbirler üzerine bir şeyler paylaşmak istiyorum sizlerle. Malumunuz cemaatle namaz ve cuma namazlarına; Din İşleri Yüksek Kurulumuzun kararı ile ara verildi. Diğer bir ifadeyle Din İşleri Yüksek Kurulumuz; bu şartlarda cemaatle namazın caiz olmadığına dair fetva verdi. Cuma namazı da cemaatle kılınan bir namaz olması hasebiyle Cuma ve diğer vakit namazlarının da cemaatle kılınmaması ve evlerde münferiden kılınması, zarûrât-ı diniyeden olan “hayatın korunması, can emniyeti” ilkesi açısından iradi değil, icbari bir durumdur. Yani dinen zorunluluktur. Üstelik cuma namazında izn-i âm (devlet izni) esastır. Bu durum bir nevi seferberlik halidir. Seferberlik, sadece harp zamanında olmaz. Kritik durumlar için de ilan edilebilir. Umumi musibet halini alan “koronavirüs vakası” da bu seferberliği hak eden noktaya ulaşmış durumda. Bu musibetle harp (mücadele) halindeyiz tabiri caizse. Harp zamanında cuma farz değildir, bunun kararı da devlete aittir. Devlet, halkının sağlığını korumakla da görevlidir, bunu ihmâl edemez, ihmal ederse halkına kötülük etmiş olur. Halka düşen de devletin almış olduğu kararlara harfiyyen uymaktır, bu farzdır; uymazsa haram işlemiş, asi olmuş olur. Bakınız bu hususta Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz çok açık bir emirde bulunuyor: Nisa süresi 59. ayette; “Ey iman edenler!! Allah’a, rasülüne ve ülü’l- emre (yöneticilerinize) itaat edin.” Rasulullah (sav) “Bir yerde veba varsa oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde varsa başka yere gitmeyin” buyuruyor. Bütün bu ilahi ve Nebevi emirler varken, işin uzmanları bir tehlikeyi haber veriyorken, devlet burada her türlü tedbiri almak mecburiyetindedir. Bugün yapılan da bu mecburiyetin gereği ve sorumluluğudur.
Kıymetli dostlar, bilmeden de olsa günah işlemek makbul ve muteber bir iş değildir bununla birlikte kasdi olarak ve emirlere itaat edilemeyerek yapılan fiilllerle sevap yerine günaha girmekteyiz ve maalesef bilerek veya bilmeyerek yaptığımız eylemlerimizden dolayı bir Müslümanın hayatını kaybetmesi, sıradan bir günah değil; bilakis çok büyük bir günahtır. O kadar büyük bir günah ki, “Bütün insanlığı öldürmüş gibi bir günah” (Maide 32.ayet)
Kıymetli dostlar, cemaate ve cuma namazına ara verme kararı kolay alınan bir karar değildir. Şüphesiz bu kararı alanlar Alimlerimizdi. Sağlık her şeyin başı olduğu gibi, ibadet ve ubudiyyetin de başıdır. İnanıyoruz ki, bize bazen şer görünende hayır vardır. Virüs musibeti, sahip olup da farkında olamadığımız birçok nimeti hatırlamaya vesile olması bakımından hakkımızda en mühim hayırdır. Bununla beraber camii, cemaati, musafahayı, kucaklaşmayı, abdest ve ibadeti, belki daha iyi anlamış olacağız. Ve inanıyoruz ki, “her sıkıntının ardında sayısız ferahlık vardır.” Cenab-ı hak bizi Devletsizlikten, Vatansızlıktan, Bayraksızlıktan, Ezansızlıktan muhafaza buyursun. Gelin bu Cuma hep birlikte Osmanlının unutulmaya yüz tutmuş şu duasını evlerimizde, işyerlerimizde, birlikte yapalım;
Hayırlar feth ola. Şerler def ola. Gönüller şâd ola... Akıl başa gele, fitne taşa gele! Devletimiz pâyîdâr ola! Birlik ve dirlik daim ola! Milletimiz selâmet bula! Düşmanlarımız kâhr-u perîşân ola, Oyunları bozula, boyunları büküle!. Kalplerimiz mesrûr, sırlarımız mestûr, zahirimiz mâmûr, bâtınımız pür nûr ola. Cenâb-ı Hakk dert verip derman aratmaya. Hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, gönüllerimize imân vere, kalplerimizi musaffa eyleye. Zümre-i salihinden ve gürûh-ı naci’den eyleyip, dualarımızı dergâh-ı izzetinde kabul ve makbul eyleye, nefesimiz Hakk, nutkumuz can bula. Gönlünüz haneniz huzur dola... Cuma'mız Mübarek Ola, hayra vesile ola...
Kaynak: Van Postası Gazetesi