Van SDİ: Ahlaksız diziler toplumsal tahribatlara yol açıyor

Ailenin, diziler ve programlar üzerinden hedef alındığını, Batı'nın, kendi ahlaksızlığını bu dizilerle topluma aşılamaya çalıştığını belirten Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi (SDİ) Dönem sözcüsü Cevdet Arvas, toplumun din

Van 18.06.2020 14:43:08 0
Van SDİ: Ahlaksız diziler toplumsal tahribatlara yol açıyor
Tarih: 01.01.0001 00:00

İKİNİSAN GAZETESİ ÖZEL

Çarpık ilişkilerin gösterildiği diziler, her geçen gün artıyor ve aile yapımız dinamitleniyor. Ahlaksızlığın had safhaya çıktığı bazı televizyon dizileri, ne yazık ki çocuklarımız için büyük bir tehlike arz ediyor. Henüz hayatı yeni yeni tanımaya çalışan çocuklar, pek çok sahneleri yasak olması gereken bu dizileri izleyerek, kendi öz değerlerinden kopuk bir şekilde büyüyor. Fuhuş, çarpık ilişkiler gibi ahlaksızlıkları sık sık veren bu dizi ve programlar taptaze beyinleri zehirliyor.

Toplum Değerleriyle Bağdaşmayan ve Aldatma Anlayışı Üzerine Kurulan Televizyon Programları, Aile Yapısının Temellerini Sarsıyor. Doğru Modeller Yerine Kötü Karakterlerin Örnek Gösterilmesi, Psikolojik Problemlerin Artmasına Sebep Oluyor. Bunların Başında da Dizi Filmler ve Aile İçi Tartışma Programlarının Reyting Savaşı Geliyor

Aile ve toplum uzmanları, devletin yanlış insan modellerine karşı sert tedbirler almasını istiyor. Doğru modellerin insanı kötülüklerden alıkoyacağını belirten Cevdet Arvas Topluma karşı sorumluluk hisseden bütün yapımcı, yönetmen, senarist ve oyuncularımıza toplumumuzu medeniyet kökleri ile buluşturacak, erdemli bir neslin yetiştirilmesine katkıda bulunacak yapımlar üretmeleri çağrısında bulunuyoruz dedi.

Ahlaksız dizi ve programların kadına şiddetin artması, aile içi huzur, dini ve insanı değerlerin giderek yok olmasına sebep olduğunu söyleyen Arvas, “Türkiye’de ahlaki ve kültürel değerlerimizi aşındıran dizi ve filmlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Planlı ve sistematik bir şekilde ahlaksızlık virüsünün topluma bulaştırılmaya çalışıldığını ve bu yapımların büyük bir sitayişle reklam edildiğini üzülerek müşahede etmekteyiz. Bu diziler üzerinden toplum mühendisliği yapıldığı açıktır. Temelinde ahlaksızlık bulunan bir kültürsüzlük dayatan bu diziler onarılması güç toplumsal tahribatlara yol açmaktadırlar. Evlilik dışı çarpık ilişkiler ve cinsel sapkınlıkları normalleştirmeye çalışan ve gençliği şiddet sarmalına iten bu film platformları ile televizyon dizileri üzerinde etkili bir denetim mekanizmamız yoktur. RTÜK’ün söz konusu dizi ve platformları sembolik maddi cezalarla denetlemesi mümkün değildir. Her türlü sapkınlığın sanat adı altında icra edildiği yapımlarda hükümet ve RTÜK’ün birinci dereceden sorumluluğu vardır. RTÜK’ün mevzuatının değiştirilmesi dâhil bu diziler hakkında her türlü caydırıcı tedbir ivedilikle alınarak aile kültürümüzün ve manevi değerlerimizin tahrip edilmesinin önüne geçilmelidir. Diğer taraftan sinema, dizi ve diğer görsel sanat sektörünün inanç, kültür ve değerlerimizle barıştırılmasına şiddetle ihtiyaç vardır. Topluma karşı sorumluluk hisseden bütün yapımcı, yönetmen, senarist ve oyuncularımıza toplumumuzu medeniyet kökleri ile buluşturacak, erdemli bir neslin yetiştirilmesine katkıda bulunacak yapımlar üretmeleri çağrısında bulunuyoruz.” dedi.

GENÇLİK BİR HAYAL OLARAK KALMASIN

Toplumumuzda gençliğin adının yaşanan şiddet olayları ile anılması çok acı bir durumdur. Toplumun ilerleyişini sanayi, askeri ve teknoloji hamleleri gibi maddi yönlerden ele alıp manevi kazanımlarımızı es geçmek maalesef bugün bizi ihmal ettiğimiz gençliğin açtığı yeni yaraları konuşmak zorunda bırakıyor. Televizyon dizilerinde racon kesip adalet dağıtan ağır abilerin, sansürlenmeden verilen uzun çatışma ve cinayet sahneleriyle mafya babaları, gençlerimize rol model olarak sunulmaktadır. Bu karakterlere özenen gençlerde adalet duygusu zedelenmekte, şiddet, cinayet ve düşmanca tavırlar gelişmektedir. Acilen bir tedbir alınmaması halinde ideal gençlik misyonundan uzak, manevi ve ahlaki bilinçten yoksun gençlerin sayısı her gün biraz daha artacaktır. Medeniyetimizin bize miras bıraktığı erdem, iyilik ve güzellik olgularının neslimiz üzerinde etkisinin gittikçe azaldığını görmek, geleceğimiz ile ilgili derin endişeler uyandırmaktadır. Gençliğin anne-baba, toplum ve hatta diğer canlılarla iyilik, güzellik, yardımlaşma, paylaşma ve hoşgörü üzerine olması gereken ilişkileri bugün bencillik, çekişme, kin ve nefret üzerine şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Gençliğin kimlik ve kişilik bunalımına sürüklenme tehlikesi ile yüzleşip tedbir almak; onları çağın manevi hastalıklarının pençesine ve medya iletişim araçlarının insafına terk etmek yerine, değerlerimiz ile barışık bir eğitim sisteminin çatısı altında, onlara kişilik ve kimlik kazandırmak, geleceğimiz açısından teknolojik hamlelerden önce gelmelidir.

Unutulmamalıdır ki aydınlık bir geleceğin habercisi göz aydınlığı bir gençlik, erdem, güzellik ve iyilik gibi insani hasletler ile yetişmiş gençliktir. Yazarın dediği gibi Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz ihmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder.” şeklinde konuştu.


Anahtar Kelimeler:

YAZARLAR