Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Onur Köse, Van Gölü’nün hemen güneyindeki yüksek dağlık alanda iki plakanın çarpışması sonucu hala aktif şeki
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Onur Köse, Van Gölü’nün hemen güneyindeki yüksek dağlık alanda iki plakanın çarpışması sonucu hala aktif şekilde yükselmenin söz konusu olduğunu belirterek, “Bu yükselmenin meydana getirdiği sıkışma devam ettikçe, bizler bilmeliyiz ki Van’da depremler olacaktır” dedi.
İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Yrd. Doç. Dr. Onur Köse, Van’da 2011’de yaşanan 7,2 büyüklüğündeki depremde yaklaşık olarak 600 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlattı. 2011 depreminin bölge için son derece olağan olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Köse, “2011 yılında Van 7,2 büyülüğünde bir depremle yıkıma uğramıştı. Bu deprem bu bölge için son derece olağan bir depremdi. Hatırlayacağımız üzere 1976 yılında da 7,3 büyüklüğünde bir Çaldıran depremi yaşanmıştı. Çaldıran depremi nüfusun çok daha az olduğu ve evlerin daha az katlı olduğu bir dönemde ve ağırlıklı olarak da Van’ın yaklaşık 100 kilometre kuzeyindeki bir bölgede meydana gelmesine rağmen 3 bin 845 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine sebep olmuştu. Üzerinden yaklaşık olarak 35 yıl geçmeden Van depremi yaşandı. Van merkeze yaklaşık 15 kilometre mesafede yine Van’ın kuzeyinde 7,2 büyüklüğünde meydana gelen 2011 depremi, 35 yıl içerisinde arka arkaya meydana gelmiş olması Türkiye Cumhuriyeti’nde 30-40 yıllık bir süreç içerisinde 7’den büyük iki depremi yaşayan tek il olma özelliğini de Van’a kazandırmış oldu. Bu açıdan baktığımızda Van ve çevresi depremsellik açısından oldukça risk taşıyan bir bölge olduğunu ortaya koymuştur” diye konuştu.
“İki deprem arasında can kaybı noktasında 5 kat fark var”
Çaldıran depremi ile Van’da yaşanan deprem arasında can kaybı noktasında 5 kat fazla bir fark olduğunu aktan Köse, bunun fay hattı türüyle alakalı biri durum olduğunu ifade etti. Onur Köse, “İki deprem arasında can kaybı açısından yaklaşık 5 kat fark var. Biz bunları Düzce ya da Kocaeli’nde yaşanan depremlerle karşılaştırdığımızda ya da Marmara depremleri ile karşılaştırdığımızda çok büyük farklar olduğunu görüyoruz. Onların da büyüklükleri aynı olmasına rağmen can kayıpları noktasında ciddi farklar var. Aslında olayın temeline baktığımızda bir depremin yıkıcılığını ve ölümcül oluşunu belirleyen en temel esas ne tür bir fayın üzerinde geliştiğidir” ifadelerini kullandı.
“TOKİ konutları doğru yerde inşa edildi”
Van’da geçmişte yapılaşma anlamında ciddi hatalar yapıldığını ve ovalarda depremlerin etkilerinin daha fazla görüldüğünü anlatan Köse, “Van’da 2011 depremlerinden sonra inşa edilen konutlar son derece doğru yerlerde inşa edilmiştir. Ancak kentin üzerinde bulunduğu alan yanlış bir tercihti. Çünkü depremler etkilerini düz olan alanlarda çok daha şiddetli bir şekilde göstermektedir” dedi.
“Depremlerin unutturulmaması gerektiğine inanıyorum”
Depremlerin unutturulmaması gerektiğinin de altını çizen Köse, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sadece Van depreminin yıl dönümünde değil, aslında depremsellik açısından önem arz eden bir ülke olan tüm Türkiye’de vatandaşlarımızın depreme duyarlı olması gerektiğine inanıyorum. Vatandaşlarımız için bu konularda zaman zaman bilinçlendirme kampanyalarının yapılması gerektiği ve depremlerin unutturulmaması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca Van Gölü’nün hemen güneyindeki yüksek dağlık alanda iki plakanın çarpışması sonucu hala aktif şekilde yükselme söz konusudur. Bu yükselmenin meydana getirdiği sıkışma devam ettikçe, bizler bilmeliyiz ki Van’da depremler olacaktır. Bunun aslında periyodu yok. Biz maksimum 35-40 yıl diyoruz, belki birkaç yıl içerisinde ya da yarın bir deprem meydana gelebilir. Bunu kestirmek de çok mümkün değildir.”