Hayatı hep dram halinde yaşıyorum anlamına gelmesin kimse için. Ben mutluluğu da çok iyi yaşayanlardanım. Biraz klişe olacak belki ama küçük şeylerden de mutlu olabilirim. Çünkü kıymeti başkadır mutlu olmanın.
Mutluluktan pek bahsetmeyiz ama acılardan destan yazabiliriz. Haklıyız belki de çünkü hiçbir şey acı kadar olgunlaştırmaz insanı. Aşılması imkansız gibi görünen dertlerin ardından bakabilmeyi becerirsen eğer, verdiğin her çaba geleceğe hazırlar seni. Ve ileri de bekleyen mutluluktur seni.
Kaçmak yok mutluluk gibi acıyı da bölüşmeyi bileceksin, yoksa ya büyüyemezsin. Ya da her an savrulmaya hazır bir sonbahar yaprağı gibi yaşamaya mahkum olursun. Kimse kendine bu haksızlığı yapmamalı, evet kendine hesabını veremediğin yanlışların var elbet, fakat yaşıyorsun ve dünya seninle sınırlı değil.
Telafi etmen için hala bir umudun illaki var, biraz silkelensen çıkacak bir yerden. İçimizin bir yerlerinde bir şeyler kırılmış kalacak belki. Belki yarım kalacak bazı heyecanlar, ama olmaması seni daha az incitir kim bilir?
'Sen dümdüz olursan yolunda dümdüz olur' derdi dedem, haklı olduğunu yaşayarak anlıyorum. Bırakın isteyen istediğini elde etmeye çalışsın, ya da bırakın bazen bazı şeyler noktalansın.
Kendin kalabildiğin müddetçe değerlisin, dibi görmeden en tepeye çıkamazsın. Çok sonra yaşayacağımız bir mutluluğun bedelidir belki de şuan yaşadığımız acılar. “Ben yolumu kayboldum dediğimde buldum” diyeceksiniz.
Hayatımın altı üstünden daha hayırlıymış. Hani bazı acılar vardır acı çekmeye değer buldukların, kahrını bir ömür sırtlanacağın, işte o acılar çekmene değer acılar değilmiş, bunu hep sonra anlarsın onun gibi işte. Anladığını sanırsın sonra bir bakarsın, meğer aslında sandığını anlatır sana hayat.
Bir şeylerden gitmek kolay olmaz bazen, çünkü dilinle aklın bir gibi görünür ama kalbi ikna edemez. Kalp; kuralsızlığı kural edinen ve hükümsüzlüğe hüküm giymiş biri. Adaleti, doğruyu, olması gerekeni değil, olmazı yakıştıran, imkansızı hayal ettiren en çılgın şey.
İşte tek bir şey o kadar emin olduğun her şeyi bir anda silip atmana yol açar, o zaman zaten sessizce gitmişsindir. Kırılan insan sessiz gider, haksız insan gürültülü. Çünkü sonrasını düşünerek hareket eder, sessiz gidenin zaten geride bıraktığı bir şey kalmamıştır.
Her şeye rağmen mutluluğu yakıştırmalı insan yüzüne, yüreğini sevmeye hazır tutmalı. Bir yere ait olmaktan çok güzel sevebilmeyi yaşatmalı, adaleti, değer yargılarını hiçe saymayan bir dünya hayal etmeli. sen ben farkı yerine, sevgi bağının olduğu çemberi genişletmeli.
Hayat hesap sormak için zaman tanımıyor ve hesap sormak da sana düşmüyor. Doğru zaman geldiğinde herkes payına düşeni alacak, alacak verecek kalmasın arada. Hesaplar kapansın, biraz da kalpler konuşsun.
Akıl oyunları, hamleler, kurallar yerine hesapsız yaşamak olsun, gerekirse tek bir gün. Sadece bir gün böyle olmayı denesek ne kaybederiz kendimizden?
Kısa zamanda birçok anlamı doldurduk içimizde. Eskiden daha samimiydik ve daha anlaşılır, o yüzden acılarımız kısa, sevinçlerimiz uzun sürerdi. Yaşanması gereken o anı yaşardık, şimdi muhabbetimizi kaybettik. Böyle olmamalı, gardını alıp hayatla her an savaşacakmış gibi bekleyemezsiniz bu insanı yorar, kuşku, şüphe ruhu kemirir. Bırakmalı oluruna, gerekirse sessiz kalmalı. Hayatı suçlamak yerine kendindeki eksikleri tamamlamalı, yada kendine eziyet etmekten vazgeçmeli.
Hayatta hepimizin bir rolü var ve bunun dışına çıkmak her zaman için aynı sonuçları doğurmuyor, ama vazgeçmek de gerekmiyor. Bence hayatta herkes ikinci bir şansı hak eder ve mutluluk sen istersen her zaman yanında bulunur.
Siz yeter ki nasıl karşılanmaktan çok nasıl karşılayacağınızı dert edin...