Nuran ÇANGA


Evladından Değer Görmek İsteyen Anne Babasına Değer Versin

Evladından Değer Görmek İsteyen Anne Babasına Değer Versin


Kalemi elime aldım, uzun zamandan beri kendime ve çevreye bakınıp duruyordum. Dikkatimi çeken bir mevzu var anne/baba rızası dikkatimden kaçmadı. Naçizane fikirlerimi kaleme almak istedim.

Evet, anne ve baba hakkını ne yaparsak yapalım ödeyemeyiz değil mi? Eminim hepimiz de farkındayız, ama uygulamaya geçince sınıfta kalıyoruz. Bizler onların haklarını ödemeyip malesef gasp ediyoruz, rızalarını kazanmak için hiç bir şey yapmıyoruz. Oysaki anne/baba her dem evlat, evlat diye yanıp tutuşur. Onun için çalışır, çabalar, evlat 30 yaşına da gelse anne baba hala onun için direnir. 

Evlat ise hep ister istekleri bitmez tükenmez adeta anne/babayı sömürür, farkında dahi değildir. O kadar bencil davranır ki, hiç birini görmez, hep onlar yapsın, çünkü beklenti o. Bir kerede sen anne/baba diye yanıp tutuşsan ne olur be çocuk. Onların rızasını kazanmak için bir adım atsan, gönüllerini hoş etsen, merhametli, şefkatli davransan. 

Örneğin; Hiç tanımadığın insanlara sosyal medyada güzel sözler söylersin, ama anne/baba ya gelince çok görürsün. Sesimizi hep onların sesinden yüksek çıkardık, onlara karşı saygımızı yitirdik, onların sözünün üstüne söz söyler olduk, hatalarını kolar olduk, haddimiz olmayan şeylere kalkıştık. Oysa onlar her hatamız, her kusurumuzu affettiler, bazen de görmezden geldiler. 

İsteklerini hep çok gördük onlar için yaşamadık, oysa onlar hep evlatları için yaşadı. Onlar evlatlarının hep gözünün içine baktı, lakin biz evlatlar olarak gözümüz onları görmez oldu.

Heyhat bize. Allah’ın (cc) “benim rızam anne/baba rızasındadır” dediğini unuttuk! Bir baba sabah işe gider, akşama kadar yorgun halsiz eve gelir, ne için katlanıyor? Evlatları için, “onlar iyi olsun, kimseye muhtaç olmasın” diye değil mi? 

Ama evlat ne yapıyor anne/baba ona muhtaç olduğu vakit onları gözden çıkarabiliyor, tek başına bir evde bırakıp gidebiliyor. Onların evlatları için yaptığı bütün fedakârlıkları unutabiliyoruz. 

Size tavsiyem kaybetmeden önce değerini bilin, yoksa sonradan pişmanlığın hiç bir faydası yok inanın. O pişmanlık, siz var oldukça, kor bir ateş gibi içinizi yakar.          

Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdu : “ Burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün!” Sahabeler: “Ya Resulellah! Kimin burnu yerde sürünsün” dediler. Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdu: “ Ana babasına, ikisinden birine yahut her ikisine birden ihtiyarlık zamanlarına yetişip de onların hayır dualarını alıp cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürünsün” 

Ne mutlu Anne/Babası için çalışıp çabalayana.. Ne mutlu onların Rızasını kazananlara..

Vesselam...