Yazdıklarımı okurken belki tam da yazdığın gibi diyeceksiniz, belki de hoş bir duyguya kapılmayacaksınız.
Hepimiz daracık dünyalarımızda insanlardan kopuk yaşıyoruz. Çünkü gerçek hayata öylesini yabancılaşmışız ki adını bile duymak istemeyiz.
Peki, ama neden bazen olmadık, anlamsız arzular peşinde koştururuz? Sebebini biz bile bilmiyoruz. Üstelik bu olmadık isteklerimiz gerçekleştiğinde en çok zararı görecek olan da biziz.
Bu yazdıklarımı okuduğunuzda belki de 'Herkes kendi hayatıyla sorumlu ve kendi yanlışlarıyla yüzleşir' diyeceksiniz. Oysa ben hayatın gerçeklikleri ile sizden daha fazla yüz yüze geldim.
Etrafınıza şöyle bir göz gezdirin. Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğumuzu bilmiyoruz bile.
Kitaplarımızı ve hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.
Neyi sevip neden nefret ettiğimizi bilemeyeceğiz.
Etiyle - kemiğiyle, haliyle – lisanıyla gerçek birer insan olmak o kadar zor ki. Ancak zoru başarmak yine de hakiki ve hakikatli insanın işi.