Bazen ne de çabuk unutuluyor bazı şeyler değil mi? Bazen de hiç bitmeyecekmiş gibi uzun sürüyor unutulması. Bugün var olan şeyler yarın bir bakmışız ellerimizin arasından uçup gitmiş...
Uzun sürüyor bazen yitip gittikten sonra unutmamız. Bazen de hiç olmamış gibi yaşamaya devam ediyoruz.
Unutmayı zorlaştırdığımızda genelde kendi kalbimize eziyet etmiş oluyoruz. Çünkü her şey zaten bir gün elbet unutulacak. Çabuk unuttuğumuzda ise ihanet ediyormuş gibi hissediyoruz unuttuğumuz nesneye, varlığa veya duyguya...
Acı bir gerçeği yüzünüze vurayım. Aslında zaten çabuk unutamayız, sadece kendi içimizde öldürmeye çalışarak yaralarız. Yaraları açtıktan bir süre sonra yeniden yeşerir. Siz daha çok yaralarsınız, fakat uzun sürse bile yeniden yeşerir. Bir süre sonra yıpranmaya başlarsınız ve pes edersiniz. İşte tam olarak o zaman unutmuş olursunuz. Çabalamayı bırakıp akışına bıraktığınızda...
Kendi içinizde yaşayın duygularınızı, kendi içinizde savaşın düşüncelerinizle... Karadut lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış bilir misiniz?
Siz yön verebilirseniz hayatınıza aslında zaten her şey çok kolay…