İçinde bulunduğum durumdan başlarsam diye düşündüm. Şimdi hepimizin yaraları var, yalnız değiliz. Daha doğrusu yaradan çok, sevdiğimiz izler diyelim.
Çünkü acılar ve hatalar bugüne hazırlar bizi. 'Ben de hata yaptım, hatta kayboldum' diyebilirim. Koca denizi aşıp, bir kaşık suda boğuldum. Mesela, kimi zaman hesabını veremediğim yanlışlarım oldu tüm bunlar bana, uhulet ve suhuletle hareket etmenin ne kadar değerli olduğunu öğretti.
Dönüp baktığında arkanda herkesten her şeyden önce kendine verebilecek bir hesabın olabilmeli. Telafisi olacak islerin peşine düşmek, ya da anlık öfkenin seni dönüşü olmayan bir çıkmaza sokmasına müsaade etmemen. Sonuçta kendine “her anlamda yarım kaldım ama yine de devam ediyorsun” diyorsun.
“Unutmak yok alışmak var” diyorlar ve sanırım alışıyorsun bir şekilde. Zaman alışman için sana en iyi arkadaş oluyor, sen ona o da sana sığınıyor. Tekrar tekrar söylemek istediklerin, ya da bir şeylerin farkında olmasını istediklerin, bir zaman sonra anlamını yitiriyor.
Hak ettiği yeri bulur sandığın kelimeler, ya da değerler bazen çabaya bile gerek kalmadan yok oluyor içinde.
İşte asıl hak ettikleri şeyler oluyordur, biz çok sonra farkına varırız. Şimdi size biraz garip geliyor olabilir bu söylediklerim. Karmaşık ama anlamlı olduğunu düşündüğüm şeyleri, anlattığım her cümlenin altında yatan şeyi zamanla anlayacağınızdan eminim.
Çünkü kelimeler, kavramlar yaşandıkça gerçek anlamlarına yolculuk eder.
Dileğim anlamlı yaşamamızdır.