Kadınlar toplumda en değerli varlıklarımızdır. Kadınlar toplumu bir arada tutan, toplum değerinin oluşmasını sağlayan bireylerdir. Kadınlara karşı şiddet her toplumun en önemli sorunudur. Bu nedenler bu sorun göz önünde bulundurulmalıdır.
Kadına karşı şiddet eğitim olarak geride kalmış toplumların maddi ve manevi olarak kadınları ezmesi nedeniyle meydana gelmektedir. Kadına karşı şiddetin önüne geçilmesi gerekmektedir. Kadının şiddet gördüğü inkâr edilemez. Bu kadınların asıl değerinin bilinmemesi anlamına gelmektedir. Kadına şiddetten sadece fiziksel şiddet anlaşılmamalıdır. Fiziksel şiddetin yanında psikolojik şiddet, taciz bunlar da kadına şiddetin bir başka boyutudur.
Ülkemizde çoğu kadın, erkek baskısı ve şiddeti yüzünden kendi kararlarını bile veremez durumdalar. Bu ülkede kadınlar aileleri tarafından hatta babaları tarafından zorla evlendirilmekteler, eğitim hayatı engellenmekte, istediği gibi hareket edebilme özgürlüklerine duvar örülmektedir.
Kadının kendi kararlarını alabilmesine engel olabilmek için ya şiddet, ya da ölümle tehdit edilmektedirler. Bunu yapan da baba, kardeş veya eş. Bu zihniyete sahip kişiler sırf erkek olduğu için kendisini kadından üstün görmekte.
Ülkemizde kadın cinayetleri o kadar vahim hale geldi ki. Tavuk keser gibi kadın cinayetleri işlenmeye başladı. Ne zaman bir gazete, dergi okusak, televizyon izlesek hep kadın cinayeti haberi ile karşılaşırız.
Kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin birçoğuna gerekçe olarak kıskançlık veya namus gerekçe gösterilmektedir. Namus deyince neden akla kadın gelir? Hele ki günümüzde namusunu kaybetmiş onlarca erkek varken?
Hakikaten kadına karşı sözde namus davası gerekçe gösterilerek işlenen onlarca cinayeti anlamıyorum. Namus gerçekten de kadına özgü bir durum değildir. Namus insana ait bir kavramdır.
Her şiddet olayı gibi, kadına şiddet olayı da bir suçtur. İnsanlık suçudur. Şiddetin her türlüsü kötüdür.
Sonuç olarak hayata renk katan, hayatın her alanında emeği olan kadınlara hak ettiği değer verilmelidir.