Yavaş yavaş kaybediyoruz bizi en çok mutlu eden değerlerimizi..
Tıpkı akrabalık ve komşuluk gibi. Akrabadan da öte olan, sevip değer verdiğimiz komşularımız vardı.. Evde yemek yokken kapısını çalıp, bir tabak yemek isteyebilmek, ya da bir öğlen sonrası toplanıp çay keyfi yapabilmek için. Annemin yaptığı pastaların kokusu gelir burnuma, her hatırladığımda o eski sevgi dolu komşu sohbetlerini ..
Koca tencerelerde pişen makarnayı, mahallenin bütün çocuklarıyla oturup yediğimiz günler.. Hele ki söz konusu piknik olduğunda anlatamadığım bir sevinç olurdu çocuk dünyamızda.
Bayram sabahları gelir aklıma. Uyuyamazdık sevinçten, başucumuzda duran kıyafetlerle uyanırdık. Annemizin ellerimize yaktığı kınanın sevinci olurdu rüyalarımızda.
Sonra babalarımızın “yeter oynadınız, akşam oldu hadi eve” şeklinde söyleyip koyduğu otoritesi vardı. Paylaşmanın adıydı elektrik kesintisi, saatlerce hikâye dinler, sohbet ederdik karanlık aydınlıklarda. Soba da pişen patatesin kokusu nasıl da güzeldi..
Karda oynamanın nasıl bir mutluluk olduğunu, karın temiz serinliğinde hissederdik içimizde. Oyuncaklarımız çok yoktu, ama her şey oyuncaktı bize. Şimdi anlıyorum ki sevgiyle bakmaktı önemli olan..
Özlüyoruz hayatımızdan geçip giden o zamanları.. Zaman bir nehir gibi akıp gidiyor üstümüzden..
Şimdi Kaç kişi gece vakti bir tabak yemek isteyebiliyor komşusundan?
Komşumuzun en ufak sesinden bile rahatsız olur hale geldik. Her duyduğumuzda bizi sarsan bir haberdir evde tek başına hayatını kaybedenler ve aklımıza o soru gelir “hiç akrabası veya komşusu yokmuydu?” Bir hadisi şerifte buyuruyor ki Efendimiz (S.A.V.) ‘’ Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, onu mirasçı kılacak sandım.’’ (Müslim, Birr, ve Sıla,42)
Peki, şimdi hangimiz komşusunun derdiyle dertleniyor?
Artık aynı binada yaşıyoruz, ama kimse kimseyi tanımaz halde geldik..
Bayramın adı artık tatil oldu, herkes evden kaçıp bir yerlere gitme derdinde..
Oysa bayramlardır bizi buluşturan, sevgiyle bir araya getiren. Sevdiğimiz insanların hayır duasını almaktı, her çaldığımız kapı..
Biz çocuk olabildik.. Ama şimdiki çocuklar, zamanın esiri çocukluk yaşıyor, her şeyleri var ama şefkat, sevgi ve saygı ile beslenemiyorlar.
Gelecek nesiller.. Yaşamadıkları değerleri ancak yaşarlarsa korurlar. Sevgi bizim en değerli sermayemizdir, çocukları sevgiyle hatırlayacakları bir zamanla büyütelim .. Ve değerlerimize sahip çıkalım..
Değil mi ki yaradılışımızın hamuru sevgi ve en güzel duygu.
Allah (C.C.) bizlere sevgi ve kardeşlik içinde yaşamayı nasip etsin vesselâm..