Büşra HALİDİ


Kör ve Nankör Olmak

Kör ve Nankör Olmak


Dilimize Farsça'dan geçen “nankör” kelimesi¸ kadir kıymet bilmemek¸ yapılan iyiliği ve yardımı görmemek¸ eline geçen nimeti inkâr etmek ve nimeti verene karşı nankörlük etmek gibi manalara gelir. İnsanlara yapılan iyilikler fedakarlıklar hoşgörüler bazen hiçbir anlam ifade etmeyebiliyor buda insanoğlunun nankör olduğunu bir kez daha akıllara getiriyor. Iyilik yap denize at balık bilmezse Halık bilir atasözü de bunun bir delili niteliğinde. Evet!  İyilik, karşılık beklemeden yapılmalıdır. Bu düşünceye sahip olan insan karşılığını yalnızca bizi yaratan Yüce Allah (c.c) tarafından bekleyerek yapsa ve iyilik yaptığı kişiden zerre kadar bir beklenti içinde olmassa hem bu dünyada hemde öteki dünya dediğimiz ebedi dünyada daha mutlu olur ve Allah (c.c) tarafından ödüllendirilir.. Beklenti içinde olan, mutluluğu koşullara veya herhangi bir şeye bağlayan insan herzaman o bağlı olduğu şeyin esiri olarak mutsuz olur.. Nankörlükle ilgili birçok ayeti kerime aslında biz insanların nankör olduğuyla ilgili bilgi vermektedir.

İbrahim suresi 7. Ayette . ﻭَﺍِﺫْ ﺗَﺎَﺫَّﻥَ ﺭَﺑُّﻜُﻢْ ﻟَﺌِﻦْ ﺷَﻜَﺮْﺗُﻢْ ﻟَﺎَﺯِﻳﺪَﻧَّﻜُﻢْ ﻭَﻟَﺌِﻦْ ﻛَﻔَﺮْﺗُﻢْ ﺍِﻥَّ ﻋَﺬَﺍﺑِﻰ ﻟَﺸَﺪِﻳﺪٌ
 'Hatırlayın ki Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti.'

Yine ibrahim suresi 34. Ayette
   ﻭَﺍٰﺗٰﻴﻜُﻢْ ﻣِﻦْ ﻛُﻞِّ ﻣَﺎ ﺳَﺎَﻟْﺘُﻤُﻮﻩُ  ﻭَﺍِﻥْ ﺗَﻌُﺪُّﻭﺍ ﻧِﻌْﻤَﺖَ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﻟﺎَ ﺗُﺤْﺼُﻮﻫَﺎ  ﺍِﻥَّ ﺍﻟْﺎِﻧْﺴَﺎﻥَ ﻟَﻈَﻠُﻮﻡٌ ﻛَﻔَّﺎﺭٌ 
 O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!

Evet! Bu ayette Allah insanların istediği her şeyi verdiğini, bu nimetlerin sayılamayacak kadar çok olduğunu ifade buyurmuştur. Bütün bu nimetlerden yararlanan insanoğlunun her daim Allaha şükürdar olması gerektiği halde o, nimetleri vereni görmezlikten gelerek nankörlük etmektedir. Bu sebeple Allah, 'İnsanoğlu çok zalim, çok nankördür!' buyurarak onun fıtratındaki olumsuz özelliklere dikkat çekmiştir. 

Şükrün bazı dile getiriliş şekilleri vardır. Bunlar; Servetin, İlmin ve sıhhatin şükrü'dür.

Servetin şükrü muhtaçlara yardım etmek. İlmin şükrü bilgiyi insanların yararına kullanmak. Sıhhatin şükrü Allaha kulluk ve insanlara hizmet etmektir. Yüce Allah şükrünü yerine getirenlere daha çok nimet vereceğini vaad etmiştir. Rabbim bizleri kendisine karşı şükürdar olan kullarından eylesin. Amin
Bunların yanında bir de 'kör' olanlar var. Hakikati görmeyenler yanlışı kendilerine mesken edinenler ve onun yolundan gidenler. Doğru anlatıldığında bile kulaklarını tıkayanlar veya anlamamazlıktan gelip kendi bildiklerini okuyanlar. İşte bunlar manevi anlamda 'kör'mezlikten gelenlerdir. Bir şey anlatıldığında ve apaçık delillerle sunulduğunda bile İbn. Sina'nın dediği gibi 'hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir' sözü bize ışık oluyor ve böyle durumlarda susmak en makul şey gibi geliyor insana. Yüce kitabımız Kur-anı Kerim yine bu konuyla ilgili çok güzel ışık tutuyor yüreğimize;
En'am süresinin 104. ayeti kerimesi
' (Doğrusu) size Rabbiniz tarafından basiretler (idrak kabiliyeti) verilmiştir. Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de kör olursa zararı kendinedir. Ben üzerinize bekçi değilim. '

Kuran Yolu tefsirinde bu ayeti kerime şöyle açıklanmıştır.
Besâir kelimesi “kalbin nuru, kalpte hâsıl olan bilgi ve idrak” anlamına gelen basîretin çoğuludur. Beden gözüyle algılamaya basar, akıl ve zihin melekeleriyle algılamaya da basîret denir. Âyette, Allah tarafından geldiği bildirilen “basîretler”den maksat, hakka davet eden, kurtuluş yolunu gösteren âyetler ve özellikle yukarıda geçen tev-hid akîdesinin ispatına dair âyetler ile –Râzî’ye göre– Cenâb-ı Hakk’ın insan fıtratına bahşettiği, küfrü terkedip imana yönelme istidadı yani bilgi ve düşünme melekesidir. Buna göre Hz. Peygamber’in hakka davetini doğru bir şekilde kavrayan, bununla ilgili delilleri akıl ve düşünme yeteneğini isabetle kullanarak değerlendiren ve bu sayede hidayeti bulan kimse kendine iyilik etmiş; gurur ve kibre kapılarak bunun aksine davranan da kendine kötülük etmiş olur. Rabbim gönül gözü açık olanlardan hakikati görüp paylaşanlardan ve her daim hakkı savunanlardan eylesin inşaAllah.. Bizleri gurur ve kibre kapılıp yanlış yola sapmaktan nefsimizle başbaşa kalmaktan korusun. AMİN