Ne zaman hayatımızda ki her şeyden şikâyet etmekten vazgeçeceğiz?
Her şeyin fazlasını istemekten, başkalarının hayatını merak etmekten/özenmekten, elimizdekilerin değerini bilememekten ne zaman vazgeçeceğiz?
Vaktimizi ne çok anlamsız yerlerde harcıyoruz.
Sizi hiç de alakadar etmeyen insanların hayatını merak etmek. “Bugün nereye gitmiş, nerde ne yemiş” diye bakmaktan yorulmadınız mı?
Bunlara harcadığınız vaktinizi şu an evinizde dizinin dibindeki çocuğunuza, hatta eşinize, yahut anne/babanıza, her kim varsa ona ayırsanız daha güzel olmaz mı?
'Değer verin, önemli olan onlar yanı başımızdayken değerlerini bilmek, kaybettikten sonra değer vermenin hiç bir anlamı yoktur.'
Şikâyet etmekten vazgeç!
Neden mi?
Misal; Annem/babam beni rahat bırakmıyor diyen evlat
Ya anne/baban olmasaydı daha mı iyiydi.
Ya da “evim dar küçük, daha büyük bir evim olsun” diyen hanım, hanlar kadar büyük evin olsa huzurlu bir ailen olmasa ne olur?
“Çocuklarım evi çok dağıtıyor” diye şikâyet eden anne, ya onlar olmasaydı?!' ki evi ev yapan çocuktur “evde hayat olduğunu gösterir.
Bizi şükürsüz yapan şey farkındalığımızın körelmesidir.
'Mutluluğu çok büyük şeylerde aradığımızda yanılıyoruz' Bu da elimizdekileri değersizleştirip, bizi şükürsüz hale getiriyor.
Her ne hal üzere olursak olalım, kendimizi paralamanın, harap etmenin, şikayet etmenin hiç bir faydası yok...!
'Güzel olan benimdir” demek yorar amma 'benim olan güzeldir” demek mutlu eder. Ne güzel, ne hoş, ne de kalbe dokunaklı bir söz, hayat felsefemiz olmalı.
Allah’ın bize bahşettiğine razı olup, var olan vaktimizi bize verilen nimetlerle değerlendirmeliyiz.