BEBEĞİN İLK BAĞLANDIĞI KİŞİ ONA BİRİNCİL BAKIMI VEREN ANNESİDİR
Hamilelik sürecinde başlayan anne-bebek ilişkisi, doğumdan sonra fiziksel temas ve beslenme yoluyla daha da gelişerek ömür boyu sürecek bir iletişim haline gelir.
Annenin kokusu, vücut ısısı, sesi ve bakışları çocukla aralarındaki bağı güçlendirir. Bu duygulardan yoksun büyüyen çocuk, bir yetişkin olduğunda çeşitli ruhsal sorunlarla karşılaşabilir. Çocuğun yetiştirilmesinde annenin rolü çok önemlidir. Annenin olmadığı durumlarda çocuğa birinci derece bakım veren kişinin çocukla sağlıklı iletişimi de çok önemli.
Anne-çocuk ilişkisinin sağlıklı olması için annenin ilgi ve korumayı sürekli, tutarlı ve dengeli bir şekilde vermesinin önemi çok büyüktür. Özellikle 0–3 yaş arası anne-bebek ilişkisi, çocuğun ruhsal hayatının ve özgüven duygusunun temelini oluşturur. Çocuğun anadilini keşfetmesi, yaşadığı dünyayı anlamlandırması ve davranışlarını kontrol etmesinin anneyi ‘’taklit’’ yöntemiyle geliştiğini belirtmekte yarar vardır.
Anne ile çocuk arasındaki ilişkinin çocuğun gelişiminde çok önemli etkileri olduğunu belirten uzmanlar, bu ilişkinin dengeli ve tutarlı olması gerektiğine vurgu yapıyor. Çocuğun sağlam bir psikolojiyle büyümesinde annenin ilgide sürekli ve tutarlı olması, korumacı tavırlarda ise aşırıya kaçmaması önem taşıyor.
Çocuğun gelişiminde anne ile ilişkinin önemine dikkat:
Sağlam karakterli ve huzurlu çocuk yetiştirmenin formülünü, “Kesintisiz ilgi, aşırı olmayan koruma” şeklinde oluyor.
Annenin çocuğun hayatındaki en önemli unsur olduğunu belirtmek isterim.
Çocuğun gelişim sürecinde babanın özellikle olumsuz davranışlara karşı koruyucu, annenin ise olumlu davranışların gelişmesiyle ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Geleneksel rollerin etkisi ile baba koruyan güç ve disiplin objesi olarak algılanırken, anne daha çok sevgi objesi olarak vardır çocuğun hayatında. Anneler çocuğa ilgi, sevgi ve bakım verirken bir yandan da onun hayatta kalabilmesini sağlayacak olan yaşam becerilerini öğrenmesinde en etkili figürdür.
Çocuğun yetiştirilmesinde annenin rolü çok önemlidir. Annenin olmadığı durumlarda çocuğa birinci derece bakım veren kişinin çocukla sağlıklı iletişimi de çok önemli. Anne-çocuk ilişkisinin sağlıklı olması için annenin ilgi ve korumayı sürekli, tutarlı ve dengeli bir şekilde vermesinin önemi çok büyük.
DENGELİ TUTUM ÇOCUĞU SAĞLAMLAŞTIRIYOR
Uzmanlar, annenin ilgi ve korumayı, sürekli ve tutarlı bir şekilde vermesinin çocuğun kişiliğini etkilediğini ifade ediyor. Bu şekilde bakılan çocuklar hayatta daha sağlam oluyor. Ne çok fazla ne çok az koruma oluyorsa, çocuğun ihtiyaçlarına anne duyarlılıkta ve yeteri kadar ilgi veriyorsa psikolojik sağlamlığını önemli ölçüde etkiliyor.
Çocuk yaşadığı deneyimler sonucunda kendine ve dünyaya bir anlam verir; daha sonra bunu yeni durumlara, kişilere genelleyerek bütünleştirir ve zihinsel şemalar olarak içselleştirir.
BEBEĞİN ANNE İLE BAĞI BEKLENTİ VE İNANÇLARINI ŞEKİLLENDİRİR
Bebek dünyaya geldiğinde ancak ona bakım veren bir yetişkinin varlığı sayesinde hayatta kalabilir ve bakım veren kişi ile bebek arasında bir bağ gelişir. Bu bağın niteliği kendisi ve başkaları hakkındaki, yaşam hakkındaki beklenti ve inançlarını şekillendirir. Bebeğin ilk bağlandığı kişi ona birincil bakımı veren kişi olan annesidir. Eğer anne ile sıcak, sevgi dolu ve güvenli bir bağlılık ilişkisi oluşmuşsa, çocuğun ileride kendisini, dünyayı ve diğer insanları olumlu olarak algılamasını sağlayacaktır. Aksi durumda ise güvensiz bir bağlanma stili gelişir; bu da kaygı, güvensizlik duygularına temel oluşturur.
İHTİYAÇLARINI ZAMANINDA VE GEREĞİ KADAR KARŞILAMALIYIZ
Sosyal ve duygusal açıdan sağlıklı bir gelişim için annenin çocuğun ihtiyaçlarına 'duyarlı' olması, onun 'ihtiyaçlarını zamanında ve gereği kadar, dozunda, kararında' karşılaması psikolojik sağlamlık açısından önemlidir. Güvenli bir bağlanma stiline sahip olan kişiler, kendileri ile ilgili olumlu bir benlik algısına sahiptir, kendisine ve başkalarına güvenir, kendilerini sevilmeye değer görür, diğer insanlardan ve hayattan olumlu beklentiler içinde olur, zorluklar karşısında da üstesinden gelebileceği inancı olup stres ile baş edebilir, yetemediği durumlarda başkalarından destek alabileceği inancı vardır ve gerektiğinde destek de alır.
ÇOCUKLA GELİŞİM EVRESİNE GÖRE İLETİŞİM KURMALIYIZ
Her sorumluluğu anne üzerine alır ve çocuğun yerine yaparsa çocuk sorumluluk almadan büyür. Anne, aşırı korumacıysa çocuğun sorun çözme becerisi gelişmez. Bu sağlıklı olmaz ve bağımlılık olur. Çocuk sağlıklı sınırlarla büyütülmeli aşırılıktan kaçınılmalı. Belki küçük yaşlarda birtakım tehlikelerden koruma olabilir ama ergenlik döneminde önceden kurulan bağ bir miktar zayıflayabilir. Bu normaldir. Çatışmalar başlayabilir çünkü çocuk daha bağımsız olmak ister. Buna hazırlıklı olmak ve izin vermek gerekir ki çatışma olmasın. İnsanın gelişim evrelerini bilip buna göre iletişim kurmalıyız.
DÜŞMESİNE İZİN VERMEZSENİZ ÇOCUK KALKMAYI ÖĞRENEMEZ
Çocuğun sorun çözme alışkanlığı kazanmasını sağlamalıyız. 0-2 yaş arasında sağlıklı bir bağ oluştuysa sonraki süreçler daha kolay geçiliyor. İhtiyaçların karşılandığı, aşırı korunmadığı ortamlarda çocuk güvende ve rahat hissetmeli. Düşmesine izin vermezseniz kalkmayı öğrenemez. Düşmemeyi öğrenmek için de çocuğun düşmesi lazım. Güvenli bir bağ varsa çocuk kopmaz ve sıkıntılarını paylaşır. Eğer bağımsızlığına izin vermezsek çocuk sürekli uzaklaşmak ister. O zaman çatışma olur. Her çocuk biyolojik ve genetik yapısı, zeka, duygusal ve sosyal gelişimi açısından başkalarından, hatta öz kardeşlerinden bile farklıdır. Bu nedenle çocuk yetiştirmenin en önemli noktası, her çocuğa farklı tutumlarla yaklaşabilmek ve içinde bulunulan şartlara göre hareket etmektir
ANNE-ÇOCUK İLİŞKİSİNDE BUNLARA DİKKAT!
Bebeklik döneminde anneye bağımlı olan çocuk, 4–5 yaşlarından itibaren ‘’birey’’ olmayı keşfeder ve bu dönemde annenin davranışlarının da değişmesi kaçınılmazdır. Bu sancılı dönemde ilişkinin sağlıklı devam etmesini sağlamak için annelerin yapması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz;
1.Dinleyin ve cevapsız bırakmayın: Dünyaya gözünü açar açmaz size güvenen çocuğunuzun anlattıklarını sabırla dinleyin ve sorularını kesinlikle cevapsız bırakmayın.
2.Saygı sınırını netleştirin: Çocuğunuzun odasına girerken kapıyı çalmanız, onun da aynı şekilde davranması konusunda size söz hakkı sağlar. Böyle küçük detaylara dikkat ederek çocuğunuzun özel hayata saygı kavramını geliştirebilirsiniz.
3.Yumuşak ama kararlı bir anne olun: Çocuğunuz ‘’hayır’’ dediğinizde sinir krizleri geçiriyorsa sakin, yumuşak ama kararlı bir biçimde ona açıklama yapın.
4.Baba ile iletişimine dikkat! : Evet, onu 9 ay karnınızda siz taşıdınız ve doğumundan itibaren onunla siz ilgilendiniz. Ama çocuğunuzun gelişiminde ‘’baba’’ kavramının çok önemli bir nokta olduğunu ve baba-çocuk ilişkisine zaman ve zemin yaratmanın da yine sizin göreviniz olduğunu unutmayın.
Unutulmamak dileğiyle.