Hatice KORKUT


Şayet Bir Kalbiniz ve Vicdanınız Varsa?

Şayet Bir Kalbiniz ve Vicdanınız Varsa?


Çok geç fark ediyoruz ve belki de anlamıyoruz. Ömrümüz birbirimize uzun kırgınlıklar yaşamayacak kadar kısa... 

Affetmeliyiz, affedici olmalıyız. Çünkü düşününce nefret seni kötü biri yapan bir duygu, ama unutup affetmek insana kendisini hem iyi hissettirir, hem de o sırtladı koca kötülük duygusu olan nefretin yükünü hafifletir. 

Hepimiz başkalarının (hatta kendimizin) neyi neden, nasıl, niye yaptığını, duygular, düşünceler ve davranışları arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışırız. Ne kadar tutarlı, ne kadar doğru yaklaşıyor, sana olan kötü tepkilerini hak ettin mi? gibi uzadıkça uzayan sorular... Bazıları anlaşılmak istemezler ya da bazıları iyi rol yaparlar. 

Seni çok mu kırdı, sana hak etmediğin gibi mi davrandı? O da bunun farkında aslında. Belki de böyle kurtulmak istemiştir içindeki kötülük duygusundan, ya da belki böyle rahat hissetmiştir. 

Kendi iyiliğimiz ve ruh sağlığımız için kırgınlık gibi travmatik duyguyu içselleştirmek yerine, dışarı salmalıyız, her olumsuzluğun çıkış noktası olan kabullenmeyi akla getirmeliyiz. 

Belki de kalbini düşünmeden kıran kişinin, içindeki kötülüğün, hırçınlığın son bulduğu nokta sensindir. Her ne kadar kırılmak acı verici bir duygu olsa da affedici olunmalı... 

Ve siz umarsızca kırıp döken, yakıp yıkan, bir kalbe, bir akla, bir vicdana sahip olduğunu unutan insanlar; her zaman nazik olun, deneyin en azından. Zira her insan bir dünyadır ve o dünyaların içinde ne kıyametler koptuğunu kimse bilemez.